Diyarbakır'ın kuzeydoğusunda olan Lice, önceleri yoldan
yosun ve kenarda kalmış bir ilçeyken şimdi D.Bakır-Bingöl Karayoluyla günden güne
hızla gelişmektedir. Çok eski bir yerleşim yeri olan Lice'de Belediye 1867 yılında
kurulmuştur. Yenişehir yönünde güzel yapılaşma gelişmektedir.
Lice, görkemli Birkleyn Mağaraları, Çepe, Mele ve Atak kaleleri, Fis Ovası'ndaki
Dakyanus Harabeleri, Eshab-ı Kehf Mağarası, Artuklu Valisi Melik Adil'e ait Minare,
Çeper Köyü'ndeki 4. Murat Kervansarayı, efsanevi Geyik Çobanı Şeyh Bilal Türbesi,
Sıtmalılara iyi gelen (Kani Atan)Çeşmesi ve diğer pek çok yeriyle ölmez bir
turistik değere sahiptir.
Halkı tarım ve hayvancılıkla geçinir. En çok tereyağı ve badem ihraç ederler.
TARİHÇESİ :
İlk tarihi bilgilere göre ilçenin bundan önce dört kez deprem felaketine uğradığı
anlaşılmaktadır.
Şehrin bilinen ilk egemenleri Asurlular'dır. Daha sonra Urartular, İskitler, Medler,
Persler, Mekedonyalı Büyük İskender, Partlar, Romalılar, Sasaniler, Akkoyunlular,
Bizanslılar, Müslüman Araplar (Emeviler, Abbasiler) sırasıyla bu şehire egemen
olmuşlardır.
İlçe 1042 yılında Antak (Kabakkaya) merkezine bağlı bir köydü. 1071 yılında
Türklerin eline geçti. 1515 yılında da Osmanlı Egemenliğine girdi. Antak merkezine
bağlı bir köy iken daha sonra İlçe Merkezi oldu. Diyarbakır sancağına bağlandı.
Bucak olarak da Hani, Lice'ye bağlandı. 1900'de yayınlanan bir salname ile Keraz
(Kocaköy) de bucak olarak buğlandı. Bu durum 1924'e dek sürdü.
6 Eylül 1975 yılında çoğumuzun hatırladığı korkunç depremden sonra şehir, daha
eteklere yerleşti. |
|
|
sagmenupsd
|